2.1 Kurumlarda Girişimcilik Programları

Şirket bünyesinde yeni fikirlerin üretilmesinden ticarileştirilmesine giden süreç Şekil 2’de görüldüğü üzere bir huni üzerinden tanımlanıyor. Erken aşamadaki fikirler şirketlerin içerisine huninin geniş ucundan girerek; araştırma, geliştirme ve ticarileştirme aşamalarında eleniyor. Hayatta kalanlar ise ya pazara sunuluyor ya da şirket bünyesinde hayata geçiriliyor. Bu süreç fikrin oluşturulmasından pazara sunulmasına kadar şirket çalışanları tarafından yürütüldüğünde kurumiçi girişimcilik, şirket birimleri tarafından yürütüldüğünde şirket içi inovasyon (AR-GE vb.), şirket dışından iş birlikleriyle / destek alınarak yürütüldüğünde de kurum dışı girişimcilik olarak adlandırılıyor.

Şekil 2: Fikirlerin Ticarileşme Süreci

 

Fikirlerin geliştirildiği kaynaktan bağımsız, tüm yaklaşımlarda şirketler, girişimcilik faaliyetlerinden şirkete maksimum fayda yaratmayı hedefliyor. Şirketler içerisinde geliştirilen girişimler şirket dışına çıkıp bağımsız yapılara dönüşebileceği gibi, şirket dışında oluşan girişimler de şirket bünyesine sonradan dahil olabiliyor. Şirketlerin dış dünya ile sınırları gün geçtikçe daha da kalkarak, girişim programları kurumiçi ile sınırlı kapalı bir modelden kurum dışı iş birliklerinin artışıyla sınırların kaldırıldığı açık bir modele doğru ilerliyor.

Kurumiçi Girişimcilik Programları

Kurumiçi girişimcilik programları, şirket bünyesindeki yetkinlik ve kaynaklardan faydalanılarak fikrin oluşturulmasından pazara sunulmasına kadar tüm girişimcilik faaliyetlerinin şirket çalışanları tarafından gerçekleştirilmesine dayanıyor.

Kurum içinde girişimcilik yapan kurumlar yeni fırsat ve fikirleri şirket kaynaklarını kullanarak, girişimci felsefesi ve çalışma biçimi ile şirket içinde hayata geçiriyorlar. Bu çalışmalar AR-GE gibi birimler kurmak veya teknolojik gelişimi desteklemekten öte, temeline şirket çalışanlarını oturtarak çalışanlardan girişimcilik becerilerini şirketin iş ve inovasyon stratejisi ve hedeflerine katkıda bulunacak şekilde kullanmasını bekliyor. Bu yaklaşımla, girişimcilik ve inovasyon yetkinliklerinin şirket içine taşınması ve şirketin hali hazırda bulunan kaynaklarına bu yetkinliklerin aşılanması hedefleniyor.

Kurum Dışı Girişimcilik Programları

Kurum dışı girişimcilik programları, şirketlerin girişimcilik ve inovasyon faaliyetlerini yukarıda belirttiğimiz gibi açık bir model oluşturarak, iş birlikleri geliştirmek suretiyle hayata geçirme sürecinden oluşuyor. İş birlikleri; AR-GE merkezleri, üniversiteler, araştırma kurumları, startuplar, tedarikçi veya taşeronlar, başka şirketler ve hatta şirketin kendi müşterileri yoluyla olabiliyor.

Eskiden şirketler yenilikçi fikirleri sadece içerideki kaynaklarda ararken ve şirket bünyesinde gerçekleştirilen AR-GE çalışmalarına yoğunlaşırken, pazara yenilikçi bir fikri ilk sunan şirketin kazanan olacağı inancı ile fikrin mülkiyet haklarını korumak büyük önem taşıyordu. Günümüz dünyasında ise sınırların şeffaflaşmaya başlamasıyla şirketler kendilerine fayda sağlayabilecek yeni fikir, yöntem, işgücü ve teknolojiyi dış kaynaklardan alıp uygulamaya başladı. Artık, bu açık modeli benimseyen şirketler başarılı girişimleri şirket bünyesine dahil ederken, kendi içinde filizlenen başarılı fikirlerin şirket dışına çıkmasına da izin veriyor. Böylece girişimler ve yeni fikirler, pazara giriş sürecinin farklı noktalarında kurumların içine girip, kurum sınırları dışına çıkabiliyor. Bu noktada fikri mülkiyet hakları da paylaşılır hale geliyor.

Şirketlerin, kurum dışındaki girişimlerle iş birliği fırsatlarını daha yakından değerlendirmeleri son dönemde yapılan araştırmalarda da öne çıkıyor. Her saat başı yaklaşık 11.000 yeni startupın kurulmakta olduğu dünyada, 1.000 büyük şirket yöneticisi ve 100 girişimci ile yapılan ankete göre yöneticilerin %83’ü girişimlerle yapılan iş birliklerinden bir şeyler öğreneceklerine inanırken, %50’si yeterince yenilikçi olabilmek için girişimcilerle çalışmanın bir ön koşul olduğunu düşünüyor.(14) Büyük şirketlerin %71’i girişimcilerle başarılı iş birlikleri yaptığını savunurken, girişimcilerin sadece %57’si buna katılıyor. Kurumların girişimcilerle iş birliği yapmalarındaki temel amaçlar Şekil 3’te belirtildiği gibi farklı yetkinliklere ulaşmak ve yeni pazarlara açılmak olarak öne çıkıyor.

Şirketler bu faydaları elde etmek için kurum dışındaki girişimlerle farklı yöntem ve yaklaşımlarla bağlantı kurabiliyor. Dış ekosistemde yer alan girişimleri desteklemek adına şirket bazında oluşturulabilecek farklı yapılar olarak hızlandırma programları, kuluçka merkezleri ve kurumsal girişim sermayeleri öne çıkıyor.

Şekil 3: Kurumların Girişimlerle Yapılan İş Birliklerinden Beklentileri(15)

 

Hızlandırma Programları ve Kuluçka Merkezleri

Şirketler tarafından kurulan kısa vadeli hızlandırma programları (accelerator) ve daha uzun soluklu kulukça merkezleri (incubator) erken aşamada olan girişimleri kısa veya orta vadede sponsorluk, mentorluk, kurumsal kaynaklara erişim gibi yollarla destekleyip hızlandırmayı amaçlıyor. Bu sayede, iş birliği yapılan veya fayda elde edilmesi beklenen girişimlerin programlı bir şekilde geliştirilmesi hedefleniyor.

Hızlandırma programları erken aşama bir girişim fikri ya da konsepti üzerine çalışan girişimcilere odaklanıp, bu girişimleri finansal desteğin ötesinde uzmanlık desteğiyle kısa sürede ilk yatırıma kadar götürme ve hızlandırma amacı güdüyor. Kurumların girişimlerle olan bu çalışmaları kurum ve girişim arasındaki iş birliği, ortaklık veya yatırım yollarının açılmasına imkân tanıyor. Hızlandırma programları aracılığıyla kurumlar, dış dünyadaki yeni teknolojilerden, inovatif fikirlerden fayda sağlamayı ve hatta bunları kurumlarına dahil etmeyi hedefliyor. Bu tip programlar, genelde dış ekosistemdeki girişimlere yönelik olsa da bazı kurumlar kurum içinde de benzer hızlandırıcı programlar kurma yoluna gidebiliyor.

Kuluçka merkezleri de hızlandırma programlarıyla büyük benzerlikler taşıdığından aynı kategoride değerlendiriliyor. Hızlandırma programlarından farklı olarak kuluçka merkezlerinde destek verme süresinin daha uzun, destek verilen girişimlerin ise daha ileri aşamalarda olduğu gözlemleniyor. Bu çerçevede kuluçka programları girişimlere uzun vadeli ofis, ortak kaynak, finansman ve mentörlük desteği sağlayabiliyor.

Kurumsal Girişim Sermayesi ve Müşterisi

Kurumların dışarıdaki girişimlerle iş birliği oluşturmasına yönelik bir diğer yöntem de kurumsal girişim sermayesi olarak karşımıza çıkıyor. Kurumsal girişim sermayesini hızlandırma programlarından ayıran ana faktör verilen desteğin finansal yatırım ile sınırlı olması. Bu tip programlarda kurumlar, hızlandırma programlarının aksine erken aşamadan daha ileride olan ve hali hazırda geliştirilmiş ürünü bulunup büyümekte olan girişimlere yatırım yoluyla destek oluyor. Bu tip yapılarda yatırım fonlama üzerinden yapıldığı için kurumlar çok seçici davranıyor ve bu sebeple yatırım yapılan girişimlerin inovasyonunun, kurumların ihtiyacı olan inovasyonla sinerji içerisinde olmaları önem kazanıyor.

Kurumlar ilgilendikleri bir inovasyonu hayata geçirmekte olan bir girişim buldukları durumda onların ilk deneysel müşterisi olarak girişimlere destek olma yöntemini de izleyebiliyorlar. Kurumsal girişim müşteri olarak adlandırılan bu yöntem aracılığıyla kurumda yeni girişimler test edilmiş oluyor.

Kaynak;

(14) Accenture, “Harnessing the Power of Entrepreneurs to Open Innovation ” , G20 Young Entrepreneurs’ Alliance Summit, Ekim2015, https://www.accenture.com/t20151005T162506__w__/us-en/_acnmedia/Accenture/next-gen/B20/Accenture-G20-YEA-2015-Open-Inno- vation-Executive-Summary.pdf

(15) Accenture, “Harnessing the Power of Entrepreneurs to Open Innovation ” , G20 Young Entrepreneurs’ Alliance Summit, Ekim 2015, https:// www.accenture.com/t20151005T162506__w__/us-en/_acnmedia/Accenture/next-gen/B20/Accenture-G20-YEA-2015-Open-Innovation- Executive-Summary.pdf

  • Rehber
  • Paylaş
  • İndir